Kalkınma Mutlak İlkedir
Deng Xiaoping, 1980’li yıllardan itibaren Çin’in ekonomik inşasıyla ilgili ciddi endişe duymaya başladı. Deng Xiaoping, sadece fırsatları yakalayarak kalkınmayı hızlandırma ve birkaç yılda bir basamak atlama yoluyla niceliği ikiye katlanan görevlerin hayata geçirilebileceğini savunmuş, Haziran 1987’de “reform adımlarının hızlandırılması gerektiğini” vurgulamıştı.
Haziran 1989’da ise “Takip edilebilecek her orandaki kalkınma hızı aktif şekilde takip edilmeli.” diyerek kararlılığını ifade eden Deng Xiaoping, 1992 yılının başında gerçekleştirdiği Güney Çin turundaki konuşmalarında “kalkınma mutlak ilkedir” şeklindeki stratejik düşünceyi ortaya koydu.
Deng Xiaoping’in bu düşünceyi ortaya koyması, dönemin uluslararası çevreleriyle sıkı ilişkiliydi. 20. yüzyılın sonunda dünyanın durumu temel olarak değişti. Halklar dünyanın istikrarı ve barışı, toplumun uygarlaşması ve ilerlemesi ile mutlu bir yaşamı arzuluyordu. İstikrar ve kalkınma, dünyada yükselen ana akımlardı. Deng Xiaoping, bu göze çarpan uluslararası vaziyet karşısında ilk olarak keskin bir iç görüyle tüm ÇKP üyelerine şu öneride bulundu: “Şu anda dünyanın gerçek ve büyük sorunları küresel stratejik meselelerdir; bunların biri barış, diğeri ise ekonomi, bir başka deyişle kalkınma meselesidir.”
Kalkınma meselesi, o dönem Deng Xiaoping’i en çok ilgilendiren noktaydı. “Kalkınma, mutlak ilkedir” vurgusu yapan Deng Xiaoping, bu meselenin doğru analiz edilmesi gerektiğini belirtti. Aksi halde yanlış anlaşılmaların doğabileceğini, halkın gereğinden fazla temkinli davranıp düşüncelerini serbest bırakmaya cesaret edemeyeceğini kaydederek, sonuçta fırsatların kaybedileceğini ve “akıntıya kürek çekilen bir bot gibi, ilerleme olmadığı takdirde geri çekilmenin başlayacağını” söyledi. 40 yıldır süren reform ve dışa açılma, kalkınmanın mutlak ilke olduğunu kanıtlamıştır. Bu, reddedilemez bir gerçektir. Xi Jinping de defalarca kalkınmanın Çin’in tüm sorunlarının çözümünün anahtarı olduğunu ve bu stratejik düşüncede kararlılıkla ısrar edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
发展才是硬道理
从20世纪80年代开始,邓小平对中国的经济建设始终怀着一种焦急的紧迫感。他认为,只有横下心来,抓住机遇,加快发展,隔几年上一个台阶,才能确保翻番任务的实现。1987年6月,他强调“改革步子要加快”;1989年6月,他十分坚决地说:“凡是能够积极争取的发展速度还是要积极争取。”1992年年初,邓小平在“南方谈话”中,更是明确提出了“发展才是硬道理”这一战略思想。
邓小平提出这一思想,也与当时的国际环境密切相关。20世纪末期,世界形势发生了根本性变化,绝大多数人都向往着世界的安定和平、社会的文明进步以及幸福美满的生活,思稳定、谋发展是世界思潮的主流。面对国际形势这一显著特点,邓小平最先以敏锐的洞察力向全党提出:“现在世界上真正的大问题,带全球性的战略问题,一个是和平问题,一个是经济问题或者说发展问题。”其中的发展问题又是邓小平在这一时期最为关注的焦点。他强调,“发展才是硬道理。这个问题要搞清楚。如果分析不当,造成误解,人们就会变得谨小慎微,不敢解放思想,不敢放开手脚,结果是丧失时机,犹如逆水行舟,不进则退。”改革开放40年的事实证明,发展才是硬道理,这是一条颠扑不破的真理。习近平也反复指出,发展是解决中国所有问题的关键,这一战略思想要坚定不移地坚持。